Happy Victory Day Türkiye !

Cabatli_TR

Experienced member
Staff member
Administrator
Messages
5,360
Reactions
81 45,455
Nation of residence
Turkey
Nation of origin
Turkey
images-15.jpeg
 

Merzifonlu

Contributor
Think Tank Analyst
DefenceHub Diplomat
Messages
718
Reactions
25 2,155
Nation of residence
Turkey
Nation of origin
Turkey
Happy August 30 Victory Day. I wish many 30 Augusts celebrated in an atmosphere of peace.
 

Yasar_TR

Experienced member
Staff member
Administrator
Messages
3,251
Reactions
141 16,309
Nation of residence
United Kingdom
Nation of origin
Turkey
1661873844322.jpeg

Happy Victory Day to us all.
100 years ago today was the day the “bad luck” (makus talihi) of our nation came to an end.
 

Yasar_TR

Experienced member
Staff member
Administrator
Messages
3,251
Reactions
141 16,309
Nation of residence
United Kingdom
Nation of origin
Turkey
Below is a beautiful anectode of how the victory of independence war came to conclusion. This is for the Turkish speaking members to understand and appreciate the importance of the day and how the war was won.
It is the story of an artillery shell that went to and fro between the front and the shell filling factory in Ankara.

GAZİ KOVAN'I BİLMEYEN NE ZAFER HAFTASINI, NE 30 AĞUSTOS'U ANLAYABİLİR?

"GAZİ KOVAN..
Mart 1921 İnönü Ovası, insanın iflahını kesen buz gibi bozkır ayazında Ethem Çavuş’un sırtı üşüyor, avuçları ise kızgın mermi kovanlarına çıplak elle dokunduğu için alev alev yanıyordu.
Top atışı on sekiz saattir durmaksızın sürüyordu.
Ethem Çavuş, 75 mm’ lik topu durmaksızın dolduruyor, her seferinde besmele çekip keşif kolundan bildirilen menzillere kıyamet yağdırıyordu.
*
Sandıkta kalan sondan üçüncü mermiyi aldığında bir an duraksadı.
Merminin üzerine bir çaput sarılıydı. Çaputu sökerken avucuna kalem büyüklüğünde demir bir çubuk düştü. Çaputun ve çubuğun anlamını çözmeye çalışırken sarı metalden mermi kovanına kazınarak yazılmış yazıya gözü ilişti. Okumaya vakti yoktu.
Mermiyi topa sürüp ateşledi.
Demir çubuğu cebine, boş kovanını ise bu sefer sandığa değil yere attı.
Birkaç dakika sonra soğumuş olan kovanı kaybolmaması için yerden alıp mintanının yakasından içeri attı. Akşam ezanı vaktinde çarpışma durulmuş, mevzileri ileri, düşman hatlarına doğru ilerletme emri gelmişti.
Batarya komutanı, Ethem Çavuş’a istirahat verdi.
İlk iş olarak boş kovanı çıkarıp üzerindeki yazıyı okudu.
*
Kovanın üzerinde "Karahisarlı Seyfi Çavuş. 4.Alay 2.Tabur 8.Batarya 26 Rebiyülahir 1339 İnönü" yazıyordu. Birinci İnönü savaşının en kızgın günlerinden birinde düşülmüş not ve mermiyle gelen demir çubuk, İmalat-ı Harbiye atölyelerinde çalışanların bir mesaj istediğini gösteriyordu.
Boşalan kovanlar Ankara’daki atölyelere yollanır, oradan tekrar doldurulup cepheye dönerdi.
*
Üç saat sonra gecenin iyice çökmesiyle savaş tamamen durulmuş, birlikler yeni mevzilerine yerleşmişti.
Ethem Çavuş, cebindeki demir çubuğu çıkarıp bir köşeye oturdu.
Ucu sivriltilmiş çubuk, bakır ustalarının "kalem" dedikleri, metal üzerine desen oymaya yarayan keskin bir aletti.
Eline yumruk büyüklüğünde bir taş alarak hafif tıklamalarla kendi mesajını kovana kazıdı. "Aksekili Ethem Çavuş 8.Alay 3. Tabur 1.Batarya 20 Recep 1339 İnönü"
*
Beş gün sonra Ankara’da Atölyenin bir köşesinde cepheden gelen sandıkları açan kalfa, tezgahlardan birinde harıl harıl çalışmakta olan ustaya seslendi: "Sesinde, eşi doğum yapmış bir adama bebeğini müjdeleyen ebenin heyecanı vardı."
"Kamil Usta.!
Müjdemi İsterim.!
Senin yavru cepheden dönmüş.!"
Hepsi sandıkların olduğu kısma koşturarak kovanın üstündeki yazıyı okumak için toplandılar.
Tabii ki bu şeref Kamil Ustaya aitti. Yüksek sesle Ethem Çavuş’un notunu okudu.
Atölyede bir bayram havası esmişti.
Tüm çalışanlar, Kamil Ustayı yeni baba olmuş biriymiş gibi kutluyor, hayır duaları ediyorlardı.
Ustalar, iş tezgâhlarından birinin başında toplandılar.
Kamil Usta kovanın ağzının eğilen yerlerini düzeltip özenle kapsülünü yeniledi. İçine barutunu doldurduktan sonra yeni bir çekirdeği kovanın ağzına oturttu.
Mermi hazır olunca, Ethem Çavuş’un kovanın içinde geri yolladığı çelik kalemi yeni bir çaputla merminin üzerine sardı. Kundaklanmış mermiyi şefkatle tutarak yeni doldurulan bir sandığa yatırdı. Çalışanlar hep bir ağızdan "Allah kavuştursun" deyip işlerinin başına döndüler.
Kamil Usta, halen açık duran sandığa yatırdığı mermiye hüzünle bakıp "Selametle git aslanım.
Allah muvaffak etsin.
Çok bekletme bizi" dedi.
Kovan, Birinci İnönü savaşı sıralarında üzerindeki ilk notla Kamil Usta’nın eline geçtiğinde bu fikir doğmuştu.
Karahisarlı Seyfi Çavuş’un başlattığı bu geleneğin süreceğinden emin değildi, ama denemeye değerdi.
Nitekim Aksekili Ethem Çavuş umutlarını boşa çıkarmamıştı.
Cephede patlayan her merminin kovanı buradaki ustaların elinden geçtiğine göre bir aksilik olmazsa yeniden görüşeceklerdi.
*
Eylül 1922 Ankara..
Bir buçuk yıl içinde kovan sekiz kere daha atölyeye uğradı.
Üzerindeki mesajların sayısı da sekize ulaşmıştı.
Mesaj yazanların sekizi de başka alay ve taburlardan farklı kişilerdi.
Kovan her keresinde atölyedekilere daha büyük bir coşku yaşatıyor, İstiklal Savaşı’nın her zorlu durağından Ankara’ya barut, kan ve zafer kokusu taşıyordu.
Türk ordusunun İzmir’e girdiği gün Ankara’da bayram havası eserken kovan yeniden gelmiş, ama bu sefer tüm atölyeyi yasa boğmuştu.
Kovanın içinde, çelik kalemin yanı sıra bir mektup ile bir tane de bakır künye vardı. Kovanın üzerine kazınmış dokuzuncu notta; "Karahisarlı Seyfi Çavuş. 4. Alay 2.Tabur 8.Batarya 12 Muharrem 1341 Banaz" yazılıydı.
Atölyedekiler mektubu açıp okumaya koyuldular;
Bismillahirrahmanirrahim.
Selamün aleyküm gayretperver ustalar. Allah’a şükürler olsun ki mendebur düşman kaçıyor.
Muzaffer Türk ordusu beş gündür durup dinlenmeksizin kafiri kovalıyor.
Güzel İzmir’e, kalplerimizdeki imanımız kadar yakınız artık.
İki gün evvel Banaz’daki muharebede bataryamın çavuşlarından Seyfi, kalleş düşmanın kurşunuyla şahadete ermiştir. Cenazesini sıhhiyecilere teslim etmeden önce mintanının içinde bu kovanı buldum.
Malumunuzdur ki vefat eden neferin künyesi ailesine yollanır.
Lakin beş gün önce Karahisar’ı ele geçirdiğimizde, Seyfi Çavuş`un ailesinin düşman tarafından katledildiğini öğrendik.
Bu kahraman Türk evladı kederini yüreğine gömüp anacığını, babacığını defnedemeden düşmanın peşine düştü. Üç gün sonra kendisi de hakkın rahmetine kavuştu.
Kovandaki yazılardan anladığım üzere bu topçu neferlerin bir ailesi de sizler olmuşsunuz.
Bu sebeple Seyfi Çavuşun künyesini sizlere yolluyorum.
Başınız sağ olsun.
Hayır dualarınızı bizlerden, Fatihalarınızı aziz şehitlerimizden esirgemeyiniz. Hakkın rahmeti üzerinize olsun.
Yüzbaşı Muhsin Talat
4.Alay 2. Tabur 8. Batarya
14 Muharrem 1341 Salihli"
*
Mektup bittiğinde tüm personel ağlıyordu.
Atölyeye bir ölüm sessizliği çökmüştü. Hiç tanımadıkları halde iki satır yazıyla kardeş oldukları Seyfi Çavuşun ardından Fatiha okuyup amin dediler.
*
Kamil Usta yutkunarak tezgahının başına oturdu.
Kovanı yeniledi ama bu sefer, minik iki perçinle Seyfi Çavuşun künyesini kovanın dibine çaktı.
Yine her zamanki merasimle mermiyi kundaklayıp sandığa yatırdı.
Oysa o mermi bir daha düşman mevzilerine gönderilmeyecekti.
*
Ocak 1923 Ankara..
Savaşın bitmesinin ardından Ankara’daki mühimmat depolarında sayım ve temizlik yapılıyordu.
Sandıklar tek tek açılıyor, mermiler sayılıp yeniden sandıklanıyor, kayda geçirilip daha tertipli bir cephaneliğe gönderiliyordu.
Teğmen Hamdi Vasıf, Kamil Usta’nın hazırlayıp kundakladığı mermiyi buldu. Böyle bir anının belki de yıllarca sandıkların İçinde kalmasına gönlü elvermedi.
Ciddi bir suç işliyor olmayı göze alıp mermiyi evine götürdü.
Niyeti, ömrünün sonuna kadar mermiyi bir anı olarak saklamaktı.
*
29 Ekim 1923 Ankara..
Teğmen Hamdi Vasıf Ankara kalesine çıkan dik sokakları koşarak tırmanıyordu. Soğuğa rağmen kan ter içinde kalmıştı. Yarım saat önce 20.30 sıralarında Meclisten, Cumhuriyetin ilan edildiği duyurulmuştu.
101 pare top atışıyla Cumhuriyet kutlanıyordu ve Seyfi Çavuş’un mermisi bu şöleni kaçırmamalıydı.
Yetmiş, belki de sekseninci atışta topçuların yanına ulaşabilmişti.
Yüzbaşı Muhsin Talat’ın yanına giderek sert bir asker selamı verdi:
"Hamdi Vasıf Edirne.!
Bir maruzatım var komutanım"
Yüzbaşı sorar gözlerle genç subaya bakıyordu.
"Evet teğmenim.
Sizi dinliyorum" Teğmen, üniformasının içinden mermiyi çıkarıp yüzbaşıya uzattı:
"Yüz birinci pareyi en çok bu mermi hak ediyor komutanım.
Müsaadenizle bu şerefi ondan esirgemeyelim."
Yüzbaşı Muhsin Talat gözlerine inanamamıştı.
Sevinç gözyaşlarını tutamadı.
O kadar heyecanlanmıştı ki neredeyse aralarındaki rütbe farkına bakmaksızın genç teğmenin ellerini öpecekti.
Mermiyi alıp çekirdeğini dikkatlice yerinden çıkardı.
Kovanın tepesine bir bez parçası tepip iyice sıkıştırdı.
Subay şapkasını çıkarıp surun üzerine koydu.
Mermiyi şapkanın içine yatırdı.
Toplar atışlara devam ediyordu.
82, 83, ...97, 98, 99... On dakika kadar sonra, atışları sayan çavuş "Yüzüncüyü attık komutanım" deyince, Muhsin Talat, kovanı topun yatağına kendi elleriyle sürerek ateş emrini verdi.
Subayların kılıçlarını çekerek selamladığı o son top sesi Ankara’nın her duvarından yankılanıp dört yıllık İstiklal Savaşının tüm hikayesini anlatmıştı sanki.
Rütbe ve mevkilerine bakmaksızın topun başındaki tüm askerler kucaklayarak birbirlerini kutladı.
Son olarak Yüzbaşı Muhsin Talat ile teğmen Hamdi Vasıf sarıldılar.
Kovan ayaklarının dibindeydi.
Yüzbaşı eğilip saygıyla kovanı yerden aldı.
Avuçlarının yanmasına aldırmadı bile.
Dipnot :
"Bu vatan kolay kazanılmadı."
Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını saygı ve tüm şehitlerimizi saygı ve rahmetle anıyoruz.
Saygılarımızla.
 

Ryder

Experienced member
Messages
10,858
Reactions
6 18,707
Nation of residence
Australia
Nation of origin
Turkey
Greeks were barely affected by Ww1 plus the Green light given to them by the British and the French to invade the collapsing Ottoman Empire.

Turkish commanders knew what they were doing because they were battle hardened.

Ataturk applied storm trooper tactics while the Greeks drifted far too much from their supply lines which made the counter attack possible.

Ataturk defeating a well equipped army is really a world of wonders especially after ww1 when the Ottoman army was no more.

No wonder the Greeks are angry and living with cope because they failed in their megali idea while suffering heavy casualties.

Due to withdrawal of the Greeks the Greeks sorch earthed many Turkish villages and cities.

Burning of Izmir the Greeks played a big role in it as they withdrew and put everything to fire.

Sorch earth tactics basically destroyed decades of economic productivity in Turkiye.

Overall a big victory against all odds. Especially coming after the deadliest conflict which killed millions and destroyed 4 empires.

Happy Victory Day 🥰
 
Top Bottom